Yaşamak Bir Ağaç Gibi Tek ve Hür, Ve Bir Orman Gibi Kardeşçesine...

Misak-i Milli içinde...

Site Menüsü
Saat
Site Haritası
RF-4E olayında kilit sorular

RF-4E olayında kilit sorular

 

http://dunya.milliyet.com.tr/rf-4e-olayinda-kilit-sorular/dunya/dunyayazardetay/24.06.2012/1558022/default.htm

 

Bir Türk keşif uçağının Suriye tarafından düşürülmesi, geçen aralık sonundaki Uludere katliamından altı ay sonra bir kez daha, aktörleri arasında Genelkurmay ve Hava Kuvvetleri’nin bulunduğu, son derece vahim ve sakıncalı bir durumla karşı karşıya kaldığımızı göstermektedir.
Uludere vakasında asker karar verici ve uygulayıcıydı. Bu feci olayın gereği hâlâ yerine getirilmemiş olan siyasi ve ahlaki sorumluluğu ise hükümetin sırtında durmaktadır.
Önceki günkü RF-4E olayında ise, evet, Suriye o uçağa düşürmek kastıyla ateş açarak kati biçimde düşmanca bir tutum sergilemiştir. Suriye tarafından yapılan açıklamada uçağın pilotlarının hava sahalarını terk etmeleri hususunda uyarıldıkları bilgisi yer almıyordu. Bu bir iletişim hatası değilse, olaydaki kötü niyet açıktır.
Suriye hava savunma radar operatörleri, kilitlendikleri hedefin bir Türk uçağı olduğunu mutlaka tespit etmişlerdir. Aksi düşünülemez.
Diğer taraftan Suriye’nin bu düşmanca tavrı, o uçağın önceki gün Suriye hava sahasında neden uçtuğu sorusunun geçerliliğini ortadan kaldırmaz.
Ayrıca bir değil iki hasmane tavırdan söz etmek gerekiyor:
Türkiye’nin Şam rejimini devirmek için aldığı karşıt tutum ve rejimin buna tepkisi...
Ankara, Suriye’deki bir isyan hareketinin çatısını kurdurup koordine ediyor, ona ev sahipliği yapıyor, rejimin devrilmesini amaçlayan uluslararası girişimlerin de öncüleri arasında yer alıyor.
CIA’nın Türkiye’de üslenerek Suriyeli isyancılara silah dağıttığı, Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ın da bu silahların parasını ödediği yolundaki iddialar Batı basınında sıkça karşımıza çıkıyor.
Bu durumda Şam rejiminin kendisine Türkiye’den yönelmiş bir hasmane tutumu algılayıp buna mukabele etmesi eşyanın tabiatı gereğidir.
Şam’dakinin, halkına zulmeden, kadın çoluk çocuk demeden öldüren, şehirleri yakıp yıkan bir rejim olması, Türkiye’nin bu hasımlık denklemindeki ağırlığını maalesef hafifletmez.
Dolayısıyla, RF-4E keşif uçağının Ankara ve Şam arasındaki bu düşmanca ve patlayıcı ortamda, neden göstere göstere Suriye hava sahasına sokulduğu, sivil Ankara’nın asker Ankara’ya sorması gereken sorudur.
Uludere olayındaki askeri vukuatın siyasi sorumluluğu ve mutlaka ödenecek olan bedeli nasıl hükümete aitse, bu olayda da hükümetin kendi siyasi sorumluluk payını doğru tayin etmesi için bu soru sorulmalıdır.
Bazı teknik bilgilerin paylaşımı, bu sorunun neden geçerli ve meşru olduğunu anlamamıza yardımcı olacaktır.
Düşürülen RF-4E, F-4 Phantom’un çatışma sahasında görev yapmak üzere geliştirilmiş “taktik keşif” amaçlı versiyonudur. Çağın gerisinde kalmış, demode bir uçaktır. Modern savaş sahasında bu uçağın görevini artık ağırlıklı olarak taktik insansız hava araçları (İHA) yerine getirmektedir.
RF-4E’ler gerçek bir savaşta son kez 21 yıl önce, ABD tarafından Irak’a karşı kullanılmıştır. Bu tarihten sonra hemen bütün modern ordular RF-4E’leri peyderpey envanter dışı bırakmışlardır. Türk Hava Kuvvetleri de bugünkü taktik keşif filolarının belkemiğini 90’ların ortasında Almanya’dan tedarik ettiği, kullanılmış RF-4E’lerle oluşturmuştur.
RF-4E’ler çok uzun görüş mesafeli optik aygıtlarla donatılmışlardır. Yani görevlerini alçak irtifa hava savunma sistemlerinin menzili dışında kalarak da yapabilirler.
20 küsur yıl öncesine kadar modern hava kuvvetlerinde RF-4E’ler, uçaksavar tehdidinin söz konusu olduğu savaş ortamlarında, düşman hava savunma radarlarını karıştırmak ve bunları imha etmek üzere donatılmış “Wild Weasel” uçaklarıyla birlikte görev yaparlardı.
Çünkü RF-4E’leri “Wild Weasel” koruması olmadan savaş alanına sürmek, onları ölüme göndermekten başka bir anlama gelmezdi.
İşin sırrı bu teknik detaylarda gizli...
Ve şimdi, Ankara hükümetinin Türkiye’yi Suriye ile bir savaşa sokmaya teşne olmadığını, dolayısıyla Suriye’yi kışkırtarak elde edeceği bir siyasi faydanın da bulunamayacağını varsayarak...
Bir taktik keşif uçağının ancak tanımlanmış bir görevle havalanabileceğini, yani bu olayda Suriye hava sahasının “yanlışlıkla” ihlal edilmesi ihtimalinin son derece düşük olduğunu da dikkate alarak...
Şu soruları sormak istiyorum:
Maksat Suriye üzerinde barış zamanında keşif ve istihbarat faaliyetinde bulunmak idiyse, neden buna uygun bir İHA değil de gerçek bir savaş uçağı olan RF-4E görevlendirilerek, sonunun nereye varacağı ve faturasının kime kesileceği belirsiz bir askeri tırmanma riski yaratıldı?
Youtube’a düşen videodan bu RF-4E’nin karada konuşlu uçaksavar topları tarafından vurulduğu anlaşılıyor. O halde neden bu uçak bu kadar alçak irtifada ve kıyıya bu kadar yakın uçarak kendisini kolay hedef haline getirdi?
Sanırım bu soruların cevabını Ankara’daki sivil hükümet de merak ediyordur.
RF-4E ile birlikte kaybolan iki pilotun ailelerine metanet ve sabır diliyorum.

  
2147 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
SİGORTA GÜNDEM
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam126
Toplam Ziyaret1250256
Takvim
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Üyelik Girişi